9 Aralık 2014 Salı

New York'da eşsiz bir aktivite; "Sleep No More"


Size New York'da yapılacak harika bir aktiviteden bahsedeceğim, önce ortamı tarif etmekle başlıyorum;

Mc Kittrick Oteli (530West, 27 St.), Batı Manhattan'da 1939 yılında inşa edilen 5 katlı bir bina, çok uzun süre boş kalmış, daha sonra dünyaya çok farklı bir deneyim yaşatmak için, interaktif bir tiyatro olarak kapılarını açmış.

Randevu saatinde heyecanla otelin önüne gittik, içeri girerken neredeyse tüm eşyalarımızı vestiyere bıraktık. Vestiyere eşyaları bıraktıktan sonra rastgele bir iskambil kağıdı tutuşturuldu elimize :) Yaklaşık 15-20 kişilik bir grupla birlikte içeri girdik, girer girmez sanki başka bir zamandan, 1920'lerden felan kalma bir barda bulduk kendimizi, dekor harikaydı, ışıklandırma, sandalyeler, müzik... Kendimize bir içki aldık ve beklemeye başladık. Biraz sonra biri iskambil kağıtlarındaki numaralarımızı söyledi ve maskelerimizi dağıttı. Evet tüm gruba garip hatta ürkütücü, beyaz bir maske dağıtıldı ve oyun boyunca maskeyi çıkarmanın yasak olduğu söylendi. Başka yasaklar da var; oyun sırasında  konuşmak kesinlikle yasak. Ayrıca binadan ayrılan geri gelemiyor. Ama bara dönüp, bir şeyler içip, tekrar oyuna devam edebiliyorsunuz.

Nihayet oyun başladı. Önce bir asansöre bindik, korku filmi asansörü gibiydi, rastgele bir katta durdu asansör, asansörden inmeye başladık, birkaç kişi inmişti ki, asansör görevlisi eliyle bizi durdurup, pat diye başka bir kata çıkardı, arkadaşlardan ayrılmak durumunda kaldım ve kendimi birkaç kişiyle birlikte uzun, loş bir koridorda buldum.

Koridora açılan bir sürü oda vardı, rastgele odalara girip çıkmaya başladım, her oda farklı bir dekor ve bir tiyatro oyununun bir bölümü sergileniyor, mesela bir odada oyunculardan biri duvara bir şeyler yazıyordu, karman çorman, oradan oraya, kelimeler, cümleler, odadan çıkıp başka bir odaya girdim, odanın ortasında bir küvet, başka bir odada yarı çıplak bir seks sahnesi, bu arada koridorda oyunculardan birini gördüm, oyuncular maske takmadığı için kim olduklarını anlayabiliyoruz, koşarak gidiyordu, hemen peşine takıldım, bir balo salonuna gittik, salonda dans eden bir sürü oyuncu vardı, dans edenlerin kostümlerini, ortamın dekorunu incelerken takip ettiğim oyuncuyu kaybettim, odadan çıkıp başka odalara girdim, bir an kendimi bir ormanda buldum, bildiğiniz orman, o nasıl bir dekor böyle? Ormanda konuşan oyuncuları izledim, sonra bir otel lobisindeydim, kimse yoktu, oradan çıktım bambaşka bir dekorda, bambaşka bir odadaydım...

Kısacası 2 saat boyunca odadan odaya koşturup durdum, kimi zaman gerçekten çok korktum, gerildim, özellikle de tek başıma girdiğim bazı odalarda cidden korktum. Dekorlar ve ortam o kadar gerçekçi ki, kesinlikle görmeniz lazım. 5 katlı binada girebildiğim kadar odaya girmeye çalıştım. Ama bu sürede tüm odalara girme şansı zaten yok, tüm odalara girebilseniz bile o an o odada hiç bir şey yapılmıyor olabilir ve siz çıktıktan sonra çok önemli bir sahne orada gerçekleşecek olabilir. Oyunun ismini söylemeyeceğim, gerçi internette aratınca hangi oyun olduğu çıkıyor ama belki de bilmek istemezsiniz ve kendiniz keşfetmek istersiniz :)

Sonunda koşuşturmaktan yorgun düşmüş ama harika bir deneyim yaşamış olmanın mutlu sarhoşluğuyla barda arkadaşlarla buluştuğumuzda her birimizin deneyimleri bambaşkaydı, hepimiz oyunun başka bölümlerine şahit olmuştuk, herkes gördüğü sahneleri birbirine anlattı ve ne çok sahneyi kaçırdığımızı fark ettik, bir kaç sahne hariç aynı anda aynı ortamda olmamış olduğumuzun farkına vardık ama birbirimize gördüğümüz sahneleri anlatırken tiyatro oyununu da çözmeye başladık, önce şu olmuş sonra bu diyerek kritik yapmak birkaç saatimizi aldı ve en az oyun kadar bu kritik de bizi eğlendirdi :)

İlgilenenler için resmi internet sitesi; http://sleepnomorenyc.com/#share
Siteden bir de görsel paylaşırsak;



Tavsiyem; gitmeden en az 1 ay önce rezervasyonunuzu yaptırın, özellikle yaz aylarında yer bulma problemi yaşayabilirsiniz. Biletler 100 USD civarında, evet biraz pahalı ama verdiğiniz paraya değecek. Bu arada gittiğinizde göreceksiniz ki herkes oldukça şık giyinmiş, bu yüzden çok paspal gitmemenizi tavsiye ederim, giderseniz de problem yok, sonuçta bir giyim kuralı yok, şahsen ben gayet paspaldım ve o şık insanların yanında kendimi biraz kötü hissettim ama ben hissetmem diyorsanız problem yok, sadece topuklu ayakkabı giymeyin.

Aslında bu deneyimi daha önce yaşamadığınız için sizi biraz kıskanıyorum çünkü çok eğlenceli saatler geçireceksiniz!! İyi eğlenceler :)

1 Aralık 2014 Pazartesi

Belgrad Ormanı ile taze bir Cumartesi sabahı


Bu cumartesiyi Belgrad Ormanıyla değerlendirmek istedik, İstanbul'un en büyük yeşil alanı olan Kuzey Ormanlarının, 3 köprü projesiyle çok büyük hasar aldığını biliyorsunuzdur. Belki ileride buralarda oluşacak olan ekstra ranttan Belgrad ve çevresi bile etkilenir, hiç belli olmaz...

 

Biz de henüz fırsatımız varken, atladık Belgrad Ormanı'na gittik, 6km'lık yürüyüş parkurunu tamamladık, temiz havayı ciğerlerimize çektik, yağmurlarla tozlarından arınmış ağaçlara baktık, kuş seslerini dinledik, sonbaharın o muhteşem renklerini hayranlıkla izledik...



Güne neşeli ve taptaze başlamış olduk, tek eksiğimiz çok değil ama bir parça güneş ışığıydı. Güneş açmadı ama olsun Belgrad Ormanı her daim güzel sonuçta.


 



27 Kasım 2014 Perşembe

Bambaşka bir şehir; Moskova

Moskova... Devletin görkemini her yerde gözünüze sokması, görmeden inanamayacağınız kadar büyüleyici metro istasyonları, 10 şeritli yollar, devasa parklar, klasik Rus blokları, Kızıl Meydan ve tabii ki güzel kızlar...

Moskova'ya giderken araştırdığım bloglardan Rusların İngilizce bilmediğini ve alfabe yüzünden yol bulmanın zor olduğunu okumuştum. Rusların İngilizce bilmediği ya da konuşmadığı doğru, yolda sokakta dert anlatmanın imkanı yok, hadi bunu anladım ama para verip müzeye giriyorsunuz ve müzede bilet gişesindeki Rus da İngilizce bilmiyor, işte bunu bir türlü anlayamadım. Bu arada müzelerdeki veya metro gişelerindeki çalışanların çoğunluğu oldukça yaşlıydı. Yani Rusya'ya giderken ingilizce olarak dert anlatmanızın neredeyse imkansız olduğunu bilin, vücut dilinize güvenin ve araştırmalarınızı önceden yapın. Neyse bu kısmı doğrulamış oldum ama yol bulma konusunu hiç düşünmeyin bence, metro sistemi o kadar iyi ve kolay ki, her yeri çok da şaşırmadan bulabiliyorsunuz. Evet alfabe faklı ama 3-4 günde çözülebiliyor, çözmeseniz bile, İngilizce bir metro haritası buldunuz mu hiç problem yok :)

Moskova'da 3 tane havaalanı var ve işin güzel yanı hepsinden de Metro'ya aktarma var, Aeroexpress yazılarını takip etmeniz yeterli :)



Metroda 5 kulanım, 10 kullanım, 20 kullanım gibi seçenekleri olan kartlar var, bu kartlardan almanızı tavsiye ederim, kullanım olarak daha az maliyetli oluyor, hem de her defasında gişe kuyruğu yaşamıyorsunuz.

Kızıl Meydan

Kızıl Meydan'a gitmek için Alexandrovsky Sad durağını kullanabilirsiniz, ya da Biblioteka Imeni Lenina durağında inebilirsiniz, bu duraklarda inerseniz Kremlin'in kırmızı surlarını görebileceğiniz bir alana çıkacaksınız (Biblioteka Imeni Lenina durağında indikten sonra bir alt geçitle bu alana çıkılıyor). Buradan ilerlerseniz Alexandra bahçelerini de görüp, Kremlin manzarasıyla Kızıl Meydan'a doğru gidebilirsiniz. Alexandra bahçeleri rengarenk güzel bir alan.

Çiçeklerin içinde koşturan, 2 yaşındaki yeğenim :)

Manage (Manej) Meydanından da geçtik, fıskıyelerden gelen suyla biraz serinledik, eğlendik.. Eskiden burası Neglinnaya Nehrinin yatağıymış ama sonra Çar nehir yatağının kanallarla yer altına alınmasını ve yer üstüne bahçe ve havuz yapılmasını istemiş. Böylece bu harika bahçeler ve heykelli, fıskiyeli havuzlar oluşmuş.
Kızıl Meydana Ploshchad Revolyutsii veya Oktohny Ryad duraklarında da inebilirsiniz, hatta inebileceğiniz daha başka duraklar da var :) Metro haritasından size en uygun durağı bulabilirsiniz sonuçta.
Benim için çok ayrı bir anlamı vardı Kızıl Meydan'ın, dünyada en çok görmeyi istediğim yerlerden biriydi ama Kızıl Meydanı tam olarak da göremedik aslında çünkü yakın zamanda düzenlenecek olan bir tören için meydanda hazırlık yapılması gerekiyormuş ve meydanın büyük kısmı kapalıydı... Gerçekten çok üzüldük ama Moskova'ya yeniden gitmek için bu da bir sebep sayılabilir diye kendimizi avuttuk. Tamamen meydanı göremedik, harika fotoğraflar çekemedik ama olsun yine de oradaydık değil mi? Meydan devasa, şatafatlı, bir yanda rengarenk, büyülü kubbeleriyle Aziz Vasili Katedrali, diğer yanda tüm görkemiyle Kremlin Sarayı, sanat eseri gibi devlet binaları... Çok büyük ve aslında çok güzel bir meydan, meydanın adı "Krasni" kelimesinden geliyormuş, Krasni "Güzel" demekmiş, sonradan Kızıl Meydana çevrilmiş.
Alt resimdeki kırmızı bina Moskova Devlet Tarih Müzesi, önünde Kızıl Ordu komutanlarından birinin heykeli bulunuyor. Kırmızı binanın yan tarafında görülen iki yeşil kulesi olan kısım ise Kızıl Meydan'a asıl girişin yapıldığı "Diriliş Kapısı". Ama biz bu kapıdan giremedik çünkü bu kapı kapalıydı. Devlet tarih Müzesinin diğer yanından da giriş var, buradan veya nehir tarafından da girilebiliyor.
Moskova Devlet Tarih Müzesi Salı günleri kapalı.
Solda görülen bina Eski Belediye Binası



Aziz Vasili Katedrali (St. Basil's Cathedral)
Bu güzel katedral 1500'lü yılların ortalarında Korkunç İvan tarafından, kazanılan zaferlerin bir simgesi olarak yaptırılmış. Katedralin 8 tane kubbesi var, her kubbe farklı renk ve desenlerde, en üstteki kubbe ise altın kaplama, yani 8 farklı zaferi 8 farklı kubbe ile ölümsüzleştirmiş Korkunç İvan.
İlerleyen zaman içinde katedral yanmış, savaşta hasar görmüş hatta Stalin katedrali yoketmek istemiş ama bir şekilde katedral 1550'lerden bugünlere gelmeyi başarmış, iyi ki de başarmış, o kadar renkli, o kadar neşeli görünüyor ki, bir masaldaymışız gibi hissettiriyor :)
Meydan kapalı olduğu için, doğru düzgün bir fotoğraf çekemedik, Lenin'in mozolesini göremedik, Kızıl Meydan'ın büyüklüğünü tam olarak hissedemedik... Ama yine de bu hali bile güzeldi.

GUM

Bu arada Kızıl Meydan benim bir şok yaşamama neden oldu; Kızıl Meydan'da bir AVM var, resmen şok geçirdim... Gerçi bakmayın "AVM nasıl olur orada" diye ağladığıma bina nasıl güzel anlatamam, sanat eseri adeta. Aslında burası 1800'lü yılların başlarında yan yana ahşap dükkanların olduğu bir ticaret merkeziymiş ama Moskova'nın buz gibi havası yüzünden kışın kullanılan ısıtma sistemleri sık sık yangın çıkmasına neden oluyormuş ve sonunda bu belki de tarihin en eski ticaret merkezlerinden birisi tamamen yanarak yok olmuş. 1800'lerin sonunda burayı kapalı bir şekilde ve merkezi ısıtma sistemi kurarak yeniden inşa etmişler. Bolşevik Devriminden sonra devlet el koymuş ve Gum adını almış. İlk başlarda malzeme dağıtılan yer olarak kullanılmış daha sonra ise Stalin binayı ofis olarak kullanmış.
Şu an ise sanki bir AVM'ye değil de sanat merkezine giriyorsunuz, ortada fıskiyeli, çok güzel bir havuz var, Alışveriş merkezinin tavanı camdan, her tarafta çiçekler, sarmaşıklar.. Alışveriş yapmasanız ve AVM'leri karşı da olsanız GUM'un içini görün, dolaşın, mimariye hayran kalın. İlgilenenler için; http://www.gum.ru/en/ Hatta siteden birkaç resim de eklersek;

Kremlin
Öncelikle Kremlin Perşembe günleri kapalı. Bunun dışında bilet ofisinin önünde gerçekten uzun bir kuyruk oluyor, biletinizi internetten almanızı tavsiye ederim. Biz öyle yapmadık, uzun bir kuyruk bekleyip, uzun aramalardan geçip nihayet Kremlin'e girme noktasına geldik. Devlet Başkanı'nın ofisi hala Kremlin'de olduğu için Kremlin'in her tarafı turizme açık değil. Ama büyük kısmını gezebiliyorsunuz.
Giriş buradan, Kremlin'in içinde pek çok yapı var, aslında devrim zamanı birçoğu hasar görmüş ama neyse ki hala gayet büyüleyici bir şekilde duruyor. Kutafya Kulesinden geçip, Kremlin'e Troitskaya Kulesinden giriyoruz.
Kremlin duvarlarının toplam uzunluğu yaklaşık 2200 metre, yükseklik ise değişkenlik gösteriyormuş, bazı yerlerde 20 metreye kadar çıkarken bazı yerlerde 5 metrelerdeymiş. Duvarların içinde çeşitli katedraller, kongre sarayı, devlet sarayı, silah deposu, çan kulesi gibi yapılar var. Bir de halen kullanımda olan ve girmenin yasak olduğu Başkanlık binası bulunuyor.

Çar Topu; yaklaşık 40 ton ağırlığında bronz bir top, hiç kullanılmamış

Katedraller Meydanı. Bir zamanlar Çarların taç giyme törenleri ya da diğer önemli merasimleri bu meydanda yapılırmış.
Aşağıda sağda Meryem'e Müjde Katedrali (Cathedral of Annunciation), Solda ise Başmelek Mikail Katedrali (Cathedral of Archangel Michael)
Başmelek Mikail Katedrali'nin içinde fotoğraf çekmek yasakmış, bunu bilmeden çektiğim fotoğraf aşağıda, çok renkli ve değişik görünüyor.
Meryem'in Göğe Yükselişi Kilisesi (Cathedral of the Dormition), burası bir zamanlar Rusya'nın en önemli Katedraliymiş. 1400'lerin sonlarına doğru yapılmış.
Çan Kulesinde 20 civarında Çan varmış, kaç ton olduğunu düşünmek bile istemiyorum. En az 200 tondur sanırım.
Bir yangın sırasında Çan Kulesinden kopan parça da sergileniyor, yaklaşık 10 ton ağırlığındaymış.
Kremlin bahçesinden Moskova Nehrine doğru bir bakış;
Gece Nehir Turu
Radisson Otel'in önünden kalkan Radisson'un turlarına katıldık biz. Bu biraz daha pahalı ama buradan daha uygun turlar da kalkıyormuş, tur yaklaşık 2 saat sürdü ve çok keyifliydi :)
Ayrıntılı bilgi almak isteyen; http://www.radisson-cruise.ru/index_en.php







Eski Arbat
Smolenskiy metro durağında inerek Eski Arbat'a geldik. Eski Arbat, Moskova'daki en eski caddelerden biri, trafiğe kapalı, Moskova'nın İstiklal Caddesi yorumunu yapanlar var Eski Arbat için, turistik dükkanların ve kafelerin olduğu, güzel bir sokak. Aynı zamanda sokak sanatçıları da bulunuyor sokakta.



Şu an klasik bir turist sokağı olarak görünse de bu sokağın geçmişte Moskova için çok önemli olduğunu, pek çok yazar ve şairin bu sokakta yaşadığını, devlete başkaldıran yazılarını bu sokakta yazdığını, bu sokağın eskiden bir pazar yeri olup sonraları aydın kesimin, sanatçıların yerleşip sokağın havasını değiştirdiklerini düşününce, Eski Arbat gözünüzde klasik bir turist sokağı olmanın ötesine geçiyor. Sokaktaki heykellere, taş binalara, Puşkin'in, Beli'nin evlerine bakıp farklı bir tad alıyorsunuz :)

Yeni Arbat
Bir de Yeni Arbat var, modern bir şehir tadında, gökdelenler, lüks binalar ama ruhsuz işte...

Bu arada Yeni Arbat'ta harika bir dondurma yedik, hiç abartmıyorum aklınıza gelen her çeşit dondurma var, yolunuz düşerse dondurmacının ismi aşağıdaki fotoda :)

Bolşoy Tiyatrosu
Ünlü Bolşoy Tiyatrosunu sadece dışarıdan görebildik ne yazık ki. 1800'lü yılların başlarında yapılmış olan bu bina, opera ve bale gösterileri için tasarlanmış. Teatralnaya durağında inerseniz Bolşoy tiyatrosuna çıkmış oluyorsunuz ama Kızıl Meydan'dan ya da Eski Arbat'tan yürüyerek de gidebilirsiniz.
Gorki Parkı
Aynı zamanda Park Kulturi olarak da geçen Gorki Parkı çok büyük ve güzel bir park. Eğlenmek, spor yapmak, dansetmek, dinlenmek, park içindeki kafelerde oturup bir şeyler yeyip içmek, göl kıyısında oturmak, nehir kenarında yürümek ve daha bin bir türlü aktiviteyi yapabileceğiniz harika bir park.
Keşke İstanbul'da da böyle şehrin içinde, kocaman parklarımız olsa.


Parkın içinde resimdeki gibi çiçek bölümleri bulunuyor, rengarenk, değişik değişik çiçekler...
Bu göl kışın buz tutuyormuş ve burada buz pateni yapıyorlarmış :) Yazınsa gayet güzel ve taze bir hava veriyor.


Parkın en sevdiğim kısımlarından biri de resimdeki gibi insanların iş çıkışı gelip, dans edip, step yaptığı alanların olması. Aşağıdaki resimde step yapıyorlar, parkın başka bir bölümünde latin dansları çalışıyorlardı.



Parkın çok yakınında Açık Hava Heykel Müzesi bulunuyor, bu parkı da görmek isteyebilirsiniz.

Novodevichy Mezarlığı ve Nazım
Metrodan Sportivnaya durağında (kırmızı hatta) indikten sonra kafanızı kaldırıp şöyle bir etrafınıza bakın, uzakta kubbeler felan göreceksiniz, evet o tarafa doğru yürümeye başlayın. Klasik Rus bloklarının arasından geçip, yaklaşık 5 dakika yürüdükten sonra mezarlığa geleceksiniz.
Nazım'ın mezarını bulmak çok kolay, mezarlığa girişinde ünlülerin yerini gösteren bir broşür de veriyorlar aslında. Çehov, Gogol ve daha bir çok ünlü sanatçı da bu mezarlıkta. Mezarlığın girdiğiniz kapısından dümdüz gidiyorsunuz ve sol tarafta Mavi-kırmızı-beyaz renkli bir mezar göreceksiniz -Boris Yeltsin'in mezarı, o tarafa doğru dönüp, dümdüz gittiğinizde Nazım'ın mezarını göreceksiniz.
Çiçeklerle doluydu Nazım'ın mezarı,
Nazım'ı çok sevdiğimiz için özellikle gitmiştik mezarlığa ama Nazım'ı sevmeseniz bile o mezarlığı görmelisiniz, sanat eseri mezar taşlarını görünce şaşıracaksınız, resmen heykeller yapılmış, yarım gün dolaşır ve sıkılmaz insan, sanki heykel müzesi gibi... Bizim tüm mezarlığı dolaşmak için vaktimiz yoktu ama bir daha ki Moskova ziyaretimde kesinlikle dolaşacağım.

Novodevichy Manastırı
Novodevichy Mezarlığının hemen yanında Prens Vasili tarafından yaptırılmış olan bir manastır bulunuyor. Giriş ücretli, Novodevichy Manastırı Unesco Dünya Mirasları Listesindeymiş.


Ben çok da fazla beğenmedim, manastırın yan tarafındaki büyük park bence çok daha güzel. Vakit bolsa girilebilir ama özel olarak gitmeye gerek olmadığını düşünüyorum.


Moskova Devlet Kütüphanesi (Biblioteka Imeni Lenina)
Kütüphane Kızıl Meydan'a çok yakın, hemen yürüme mesafesinde, Biblioteka Imeni Lenina durağında inebilirsiniz. Kütüphanenin önünde Dostoyevski'nin heykeli var.

Devlet Kütüphanesini gezmeyi çok istiyorduk ve büyük bir hevesle kütüphane kapısına gittik ama bizi önce Rus bürokrasisi karşıladı, yan binaya gidip, kayıt yaptırmamızı istediler, tabii ki İngilizce bilmedikleri için ve biz de haliyle Rusça bilmediğimiz için bunu anlamak biraz vakit aldı. Neyse yan binaya gittik, yarım saatlik birbirini anlamaya çalışma sürecinden sonra kayıt yaptırdık ve kartlarımızla tekrar diğer binaya gittik, kartlarımızı aldılar, başka bir kart felan verdiler, tam zor kısım bitti diyordum ki boynumda duran fotoğraf makinasını içeriye sokamayacağımı söylediler, biraz mücadele etmeye çalıştım ama maalesef onlar kazandı, makinamı bırakarak içeriye girdim. Bu bence çok saçmaydı, kütüphane o kadar güzel ki, keşke herkes görse, fotoğrafını çekse, birbirine gösterse... Neyse ki telefon var, ben de telefondan bazı fotoğraflar çektim işte :)

 



Zafer Müzesi, Meydanı ve Parkı

Zafer Meydanı, Park Pobedi metro durağından ulaşabileceğiniz devasa bir meydan. Meydanın sonunda Zafer Müzesi bulunuyor, sol tarafta ise yine oldukça büyük bir park var. Bu meydan, park ve müze 2. Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği başarısının anısına yapılmış.

Zafer Anıtı yaklaşık 141 metre yükseklikte.
Anıtın kaidesinde at üstünde, elindeki mızrakla bir ejderhayı öldüren bir aziz bulunuyor.
Müze tam anlamıyla 2. Dünya Savaşı Müzesi, savaş giysileri, savaş afişleri, Hitler karşısında savaşan Avrupa'nın durumu, Sovyetlerin müdahalesi, hangi cephede kaç kayıp olduğuna dair bilgiler, ölenler için yapılan anıtlar vs.



İspanya Savaşında kullanılan ünlü "No Pasaran" afişi;

Tavan işlemeleri o kadar güzel ki...
Ölenler anısına yapılan anıt oda;
 
Zafer Parkının içinde bir Cami de bulunuyormuş. Ben doğru düzgün araştırmamış olduğum için Camiyi görme şansım olmadı ve park gerçekten çok büyük.

Moskova Metroları
Moskova Metroları başlı başına bir gezi sebebi sayılabilir, metro duraklarını gezmek için 1 gününüzü ayırabilir ve pişman olmazsınız. Görkemli tavanlar, mermer duvarlar, kocaman avizeler, heykeller, duvarlarda mozaik işlemeler, sanat, sanat, sanat... Aynı zamanda devletin büyüklüğünü, sistemin gücünü de iliklerinize kadar işlemeye çalışmışlar ve bence başarılı da olmuşlar.
Özellikle Kievskaya, Arbatskaya, Komsomolskaya, Mayakovskaya duraklarını mutlaka görün, aslında daha çok var hatta bütün durakları ayrı güzel desek yeridir :)
Arbatskaya Metrosundan bir kare;

 Bir kare de Kievskaya durağından;






Vernisaj / Matruşka Pazarı

Alışveriş yapmadan, eşe dosta ufak hediyeler almadan olmaz tabii ki :) Biz de Matruşka Pazarına gitmeye karar verdik. Metro'dan Partizanskaya durağında indik, aslında hava yağmurlu olmasa bir sonraki durak olan Izmaylovskaya durağında inip, parkın içinden yürüyerek gidecektik ama yağmur bizi durdurdu. Partizanskaya durağında indik ve yaklaşık 5 dakikalık yürüme mesafesinde karşımıza rengarenk kale gibi görünen Vernisaj Pazarı çıkıverdi.

Hediyelik eşya alacak olanlara kesinlikle Matruşka Pazarını tavsiye ediyorum. Her türlü hediyelik eşyayı şehirdekinden çok daha uygun fiyata bulmak mümkün. Hatta Sovyet döneminden kalma askeri eşyalarını ya da Sovyet döneminin afişlerini de bulabilirsiniz, ben bir pusula aldım mesela :)

Birbirinden güzel Matruşkalar... Pazarın içinde el boyaması olduğunu bakar bakmaz anladığınız çok güzel Matruşkalar da var ama onların fiyatları pahalı.
Rus kalpakları :)
Tüm bunların dışında antika eşyalar, tablolar, el emeği örtüler vs. de bulunuyor pazarda. Gidecek olanlar için bu pazar sadece hafta sonu ve Cuma günleri açıkmış.
Biz Moskova'yı çok sevdik ama göremediğimiz, eksik kalan çok yer oldu. Biraz biz tembellik ettik, biraz da 2 yaşındaki bir çocuk ve 65 yaşında bir annenin de olduğu 4 kişilik bir gezide çok da fazla şey beklemiyorduk aslında. Rusya'nın "bebek dostu" bir şehir olmadığını söyleyebilirim kolayca, metroların son merdivenlerinde, alt geçitlerde, üst geçitlerde bebek arabasını hep kucağımızda taşımak zorunda kaldık. Olsun, göremediğimiz yerler sonraki seyahat için bizi motive etsin :) Bir kez daha gitmek bakalım ne zaman kısmet olacak?